Etkili bir medikal estetik prosedür olan PRP; yaşlılık lekeleri, yüz gençleştirme, ameliyat lekeleri, göz çevresindeki kaz ayakları, yanık yaraları, iyileşmeyen diyabet yaraları, güneş lekeleri, akne skarları ve saç kaybı tedavisi amacıyla uygulanabilir.
Saçların güçlendirilmesi, içeride kalan saç köklerinin dışarı çıkmasının sağlanması ve saç dökülmelerinin azaltılması amacıyla PRP saç tedavisi yapılabilir. Saç mezoterapisiyle kombine edildiğinde daha etkili sonuçlar sağlayan PRP tedavisi, tam kellik durumunda etki etmez. Saç PRP’sinin 15 günlük aralıklarla 3 ila 4 seans şeklinde uygulanması söz konusu olabilir.
Ciltte çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan kırışıklık, sarkma ve ciltteki donuk görüntüleri gidermek için yüz PRP’si yapılabilir. Yüz PRP’si, ileri yaşlardaki kişilerde mezolifting ile kombine edilebilir. Genellikle 15 günlük aralıklarla 3 ila 4 seans şeklinde uygulama yapılır. Uygulamanın üzerinden 6 ay geçtikten sonra hatırlatma dozu söz konusu olabilir.
PRP Nedir?
PRP yani Platelet Rich Plasma, son yıllarda dünya genelinde ve ülkemizde birçok farklı alanda uygulanmaya başlamış, çığır açıcı bir medikal estetik ve tıbbi tedavi yöntemidir. Bu yöntem, kişisel tedaviye yönelik doğal ve güvenli bir çözüm sunarak hem estetik hem de tıbbi uygulamalarda büyük bir popülerlik kazanmıştır. PRP, kök hücreleri harekete geçirerek doku yenilemeyi teşvik eden bir prosedürdür. Dermatoloji, ortopedi, üreme tıbbı gibi birçok tıp dalında kullanılmaktadır. Yeni hücre oluşumunu ve onarımı destekleyen bu yenilikçi yöntem, özellikle hasarlı dokuların iyileştirilmesi ve cilt gençleştirme gibi estetik amaçlar için büyük katkı sağlar. Bunun yanı sıra saç dökülmesi tedavisinde de etkili bir çözüm olarak dikkat çekmektedir. PRP’nin sağladığı faydalar sadece estetikle sınırlı kalmayıp sağlık alanında da önemli sonuçlar sunar.
PRP Nasıl Yapılır?
PRP prosedürü, kişinin kendisinden az bir miktar kan alınarak başlar. Alınan kan, özel işlemlerden geçirilerek trombosit hücreleri ayrıştırılır. Trombositler, pıhtılaşmayı sağlamanın yanı sıra yüksek miktarda büyüme faktörü içerir. Vücudun doğal onarım mekanizmasını aktive eder. PRP uygulamasında trombosit bakımından zengin plazma, ihtiyaç duyulan bölgeye yoğun bir şekilde ulaştırılır. Böylece ilgili bölgede iyileşme hızlanır, kolajen üretimi uyarılır ve cildin gençleşmesi sağlanır.
Bununla birlikte doku hasarlarının onarılmasında ve yara iyileşmesinin hızlandırılmasında da son derece etkili bir yöntemdir. Örneğin yara izlerinin, cilt çatlaklarının veya akne izlerinin tedavisinde PRP’nin kalıcı sonuçlar sunduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca PRP’nin üreme tıbbındaki uygulamalarda da etkili olduğu görülmüştür. bu yöntem, üreme sağlığı problemleri yaşayan bireylerin bebek sahibi olma şansını artırabilir.
PRP prosedüründe kişinin kendi kanının kullanılması, yöntemin güvenilirliğini artıran en önemli unsurlardan biridir. Alınan kan çeşitli işlemlerden geçirilerek trombosit bakımından zengin bir plazmaya dönüştürülür. Elde edilen plazma, oldukça ince iğneler kullanılarak hedef bölgeye enjekte edilir. Plazmanın içeriğindeki yüksek miktarda büyüme faktörleri, PRP tedavisini etkili kılan temel unsurdur.
PRP doku onarımını hızlandırırken kolajen üretimini artırır ve hasarlı bölgelerin yenilenmesini destekler. Hedef bölgeye anestezik krem sürülerek işlem öncesinde uyuşma, bu sayede uygulama sırasında hastanın konforu sağlanır. İşlem sırasında oldukça ince iğnelerle enjeksiyon yapılır ve bu süreç genellikle 30 dakika içinde tamamlanır. PRP, minimal düzeyde ağrıya neden olan bir uygulamadır ve işlem sonrası hasta günlük aktivitelerine rahatça devam edebilir. İşlem sonrası iyileşme sürecinin hızlı olması ve invaziv bir cerrahi müdahaleye gerek duyulmaması, PRP’nin en büyük avantajları arasında yer almaktadır. Ayrıca işlem sırasında enfeksiyon riski de oldukça düşüktür. Bu da PRP yönetimi diğer tedavilere göre daha güvenilir kılar.
PRP Ne Zaman Etki Eder?
PRP’nin etkileri genellikle ilk seanstan kısa bir süre sonra görülmeye başlar. Ciltte sıkılaşma, ışıltı ve gençleşme gibi etkiler hemen fark edilebilir. Ancak bu etkilerin daha uzun süreli ve kalıcı olabilmesi için tedaviye devam edilmesi önemlidir. Cilt gençleştirme amacıyla yapılan PRP uygulamaları genellikle birer ay arayla dört seanslık bir tedavi planıyla gerçekleştirilir ve elde edilen sonuçlar çoğunlukla bir yıl boyunca etkisini korur.
Buna ek olarak cilt çatlaklarının, yara izlerinin veya akne izlerinin tedavisinde kullanılan PRP uygulamaları genellikle kalıcı sonuçlar sunar ve tekrar edilmesi gerekmez. Saç dökülmesi tedavisinde de PRP’nin olumlu etkileri dikkat çeker. Saç köklerini uyararak dökülmeyi azaltır, mevcut saçların güçlenmesini sağlar ve yeni saç oluşumunu teşvik eder.
PRP, estetik dünyasında çok geniş bir uygulama alanına sahiptir. Kırışıklıkların giderilmesi, cilt lekelerinin azaltılması, cilt çatlaklarının onarılması ve saç dökülmesinin tedavi edilmesi gibi pek çok sorunda etkili bir yöntem olarak öne çıkar. Özellikle 30-40 yaş grubunda sıkça karşılaşılan cilt sarkmaları ve gevşemeleri gibi durumlarda doku yenilenmesini hızlandırır.
Bunun yanı sıra spor yaralanmaları ve ortopedik rahatsızlıkların tedavisinde de destekleyici bir yöntem olarak kullanılır. Kas yaralanmaları, tendon hasarları ve eklem ağrılarında iyileşme sürecini hızlandırdığı da bilinmektedir. PRP, hasarlı dokuların iyileşmesini sağlarken aynı zamanda sağlıklı hücrelerin büyümesini teşvik eder. Yüksek konsantrasyona sahip bileşenlerle yapılan bu uygulama, vücudun doğal onarım mekanizmalarını harekete geçirir ve uzun vadede kalıcı yenilenmeyi destekler.
PRP’nin bir diğer önemli avantajı, farklı kişisel ihtiyaçlara göre uyarlanabilir olmasıdır. Saç dökülmesine yönelik PRP tedavileri kafa derisine uygulanır. Cilt gençleştirme tedavileri yüz, boyun, dekolte gibi bölgelerde yoğunlaşır. Bununla birlikte üreme sağlığı tedavilerinde de PRP uygulamaları umut verici sonuçlar sunmaktadır. Üreme sağlığı sorunları yaşayan bireylerde yumurtalık rezervinin artırılması ve rahim içi kan akışının düzenlenmesi gibi sonuçlar elde edilmiştir. Bu yönüyle PRP, hem kadın hem de erkek üreme sağlığında destekleyici bir yöntem olarak öne çıkmaktadır.