Nazolabial dolgu, burun ve dudak arasındaki çizginin dermal dolgu maddeleri kullanılarak doldurulması ve bölgeye çeşitli nedenlerle kaybettiği hacmin kazandırılması amacıyla uygulanan bir medikal estetik prosedürdür. Gülme çizgisi olarak da adlandırılan nazolabial çizgi, zaman içinde yaş alma ve yapısal özellikler gibi etkenler nedeniyle derinleşebilir. Nazolabial çizgi derinleşince kişinin yüzünde olduğundan daha yaşlı ve yorgun bir görünüm belirebilir.
Nazolabial çizgilerin derinleşmesine neden olan faktörler arasında ilk sırada, iç yanakta kasların ve sinirlerin bulunduğu dokuların sarkması, bu sarkmalar dolayısıyla kolajen üretiminin yavaşlamasıyla belirginlik kazanması sayılabilir. Güneş ışınlarının olumsuz etkileri, uyku düzensizliği ve kötü yaşam tarzı alışkanlıkları gibi kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen faktörlere bağlı olarak nazolabial kıvrımların derinleşmesi sık görülen bir durumdur. Nazolabial kıvrımlar çoğunlukla 35 yaşından sonra estetik açıdan rahatsız edici bir görünüme neden olabilse de, daha erken yaşlarda ortaya çıkması da söz konusu olabilir.
Nazolabial dolgunun etkisi; kullanılan dolgu maddesinin kalitesi, enjekte edilen doz, bölgenin mevcut durumu, uygulama bölgesinin hareketliliği, hastanın günlük su tüketim miktarı ve metabolizma hızı gibi faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu faktörlere göre hasta özelinde değişiklik gösterebilse de, nazolabial dolgunun etkisi ortalama 9 ila 18 ay sürer.
Burun kanatlarından dudak kenarlarına kadar bir çizgi halinde uzanan nazolabial oluk, kişi gülmediği durumlarda da belirginse, yüzde üzgün ve estetik açıdan rahatsız edici bir görüntüye neden olabilir. Nazolabial dolgu prosedürü kapsamında söz konusu çizgilerin dermal dolgu maddesi enjeksiyonuyla doldurulması sonucu, yüzde daha genç bir ifade oluşturulabilir.
Nazolabial dolgu tıpkı diğer medikal estetik prosedürler gibi son derece konforlu ve pratik bir işlemdir. Nazolabial dolgu tedavisinde hyaluronik asit bazlı dolgu maddeleri kullanılır. Bu maddeler, kanüller kullanılarak hedef bölgeye enjekte edilir. İnsan vücudunda doğal olarak bulunan bir madde olan hyaluronik asit, zaman içinde çeşitli nedenlere bağlı olarak azalır. Diğer yandan hyaluronik asit enjeksiyonu ciltte herhangi bir yan etkiye ya da alerjik reaksiyona neden olmaz. Bu nedenle, nazolabial dolgu, alanında uzman ve deneyimli doktorlar tarafından kaliteli dolgu maddeleri kullanılarak ve doğru tekniklerle uygulandığı takdirde son derece güvenli ve risksiz bir işlem olarak kabul edilir.
Bazı ekstrem durumlar dışında nazolabial dolgu hemen herkese ve tüm cilt tiplerine uygulanabilir. Nazolabial dolgu prosedüründe, hyalüronidaz dolgu enjeksiyonu yapılarak bölgeye enjekte edilen dolgu maddesi eritilebilir ve dolgu enjeksiyonu 24 saat içinde nötr hal getirilebilir.
Nazolabial dolgu prosedürünün ilk adımı, uygulama bölgesine lokal anestezik etkili krem sürmek ve bölgenin uyuşmasını beklemektir. Bu sayede hasta enjeksiyon sırasında acı ya da ağrı hissetmez. Hasta özelinde belirlenen noktalardan giriş yapılır ve yine önceden belirlenen dozda dolgu maddesi enjekte edilir. Nazolabial çizgilerin derinliği ve uzunluğu kişi özelinde değişiklik gösterebildiği için kullanılacak olan dolgu maddesinin miktarı da kişi özelinde belirlenmelidir. Kişiye özel planlama aynı zamanda nazolabial dolgu tedavisinin başarısı için de çok önemli bir adımdır.
Nazolabial dolgu enjeksiyonu yaklaşık 30 dakika içinde tamamlanır. Hasta prosedürün etkisini, uygulama tamamlanır tamamlanmaz görmeye başlayabilir. Nazolabial dolgu prosedüründen sonra hasta günlük yaşantısına kaldığı yerden devam edebilir. Herhangi bir cerrahi kesi ve dikiş olmadığından günlük yaşantısının kesintiye uğraması söz konusu değildir. Nazolabial dolgu enjeksiyonundan sonra erken dönemde uygulama bölgesinde kızarıklıklar ve hafif morluklar görülebilir. Bu tür yan etkiler genellikle birkaç saat içinde kendiliğinden ortadan kalkar.
Nazolabial dolgu prosedüründen sonra meydana gelmesi olası küçük morarmaları önlemek ya da azaltmak için enjeksiyon bölgesine nazik bir şekilde buz kompresi uygulanabilir. Uygulamayı takip eden 24 saat boyunca enjeksiyon bölgesi suyla temas ettirilmemelidir. Bu sayede olası bir enfeksiyon oluşması riski önlenebilir. Aynı şekilde bu süre içinde makyaj yapılmamalı ve asitli cilt bakım ürünleri kullanılmamalıdır. Ayrıca nazolabial dolgu enjeksiyonunu takip eden ilk 2 gün çok ağır egzersizlerden ve aktivitelerden kaçınılmalıdır.
Nazolabial dolgu enjeksiyonundan sonra, enjekte edilen dolgu maddesinin hacmini ve kalıcılığını korumak için bol su tüketilmelidir. Hamam, sauna ve solaryum gibi sıcak ortamlarda bulunulmamalı, aynı zamanda sıcak suyla duş almaktan kaçınılmalıdır. Bu tür aktiviteler dolgu maddesinin etkinlik süresini kısaltabilir. Ayrıca uygulama bölgesine masaj yapmamaya ve bölgeye sertçe bastırmamaya özen gösterilmelidir.
Diğer yandan, nazolabial dolgu prosedüründen elde edilen sonuçların da, tıpkı hyaluronik asit içeren dolgu maddeleriyle gerçekleştirilen diğer dolgu prosedürlerinin sonuçları gibi kalıcı olmadığıdır. Vücut dermal dolgu maddelerini belirli bir süre içerisinde emer, bunun sonucunda enjekte edilen dolgu maddelerinin etkisi kaybolur. Eğer dolgu enjeksiyonu düzenli olarak tekrarlanırsa nazolabial dolgu enjeksiyonunun kalıcılık süresi artabilir.
Nazolabial dolgu prosedürü alanında uzman ve deneyimli doktorlar tarafından hasta özelinde planlandığı ve doğru tekniklerle uygulandığı sürece güvenli ve etkili bir medikal estetik prosedürdür. Pratik bir şekilde uygulanan nazolabial dolgu enjeksiyonu, hastanın konforunun üst düzeyde olduğu medikal estetik prosedürlerin başında gelir.
Nazolabial dolgu enjeksiyonu, doğru dozlarla uygulandığı takdirde, hastanın mimikleri üzerinde herhangi bir olumsuz etkiye neden olmaz. Diğer bir deyişle, hastanın mimik yapma yetisini olumlu ya da olumsuz şekilde etkilemez. Nazolabial dolgu tedavisinde kaliteli dolgu malzemeleri kullanıldığı, uygulama hijyenik koşullarda ve doğru tekniklerle yapıldığı takdirde hiçbir yan etki görülmez. Bununla birlikte uygulamayı takip eden birkaç gün boyunca hafif bir ödem ya da bazı noktalarda dolgu maddesinin sertliği hissedilebilir. İşlemin üzerinden 1 hafta geçtikten sonra da bu durum devam ediyorsa, doktora danışılmalıdır.
Burun kenarlarından ağız köşelerine doğru uzanan kırışıklıklar, nazolabial çizgiler ya da gülme çizgileri olarak adlandırılır. Bu çizgiler yaş alma, yüz ifadelerinin sık kullanılması ve UV hasarı dolayısıyla kolajen ve elastin kaybeden ciltteki yaşlanma belirtileridir. Genetik etkenler ve kilo kaybı gibi unsurlar da nazolabial çizgilerin oluşum sürecini etkileyebilir.
Nazolabial çizgilerin nazolabial dolgu prosedürü sayesinde cerrahi olmayan yöntemlerle giderilmesi mümkündür. Hyaluronik asit, bu kırışıklıklarla baş etmek için en uygun bileşenlerden biridir. Vücutta doğal olarak buluna hyaluronik asit cildin dolgunlaştırılmasına, ciltteki ince çizgilerin ve kırışıklıkların azaltılmasına yardımcı olur.
Yaş almak, nazolabial çizgilerin oluşumu başta olmak üzere cilt üzerinde bazı değişikliklere neden olabilir. Nazolabial çizgilerin ortaya çıkmasına neden olan en önemli faktörler, ciltteki kolajen ve elastin miktarının azalmasıdır. Çünkü cildin sıkı ve elastik kalma yeteneği, kolajen ve elastinle yakından ilintilidir. Ayrıca genetik yatkınlık nedeniyle bazı kişilerde nazolabial kıvrımların daha erken ortaya çıkması söz konusu olabilir. Özellikle dramatik kilo kaybı yaşayan kişilerde nazolabial çizgiler daha belirgin bir hal alabilir.
Sigara içmek, sağlıksız beslenmek ve güneş ışınlarına yoğun şekilde maruz kalmak nazolabial çizgilerin belirginleşmesine ve derinleşmesine neden olabilir. Yüz üstü uyumak da nazolabial çizgilerin oluşması ve derinleşmesi riskini artırabilir. Cildi nemi tutmak, güneşin zararlı etkilerinden korumak, dengeli beslenmek ve kötü yaşam tarzı alışkanlıklarından uzak durmak nazolabial kıvrımların görünümünü azaltabilir.