Saçlarımız, kimliğimizi ve fiziksel görüntümüzü ifade etmenin ötesinde sağlık durumumuzun da bir yansımasıdır. Zaman zaman herkesin karşılaşabileceği bir sorun olan saç dökülmesi ise pek çok farklı nedenden kaynaklanabilir. Günlük olarak belirli bir miktar saç dökülmesi normal kabul edilmekle birlikte aşırı saç kaybı genellikle altta yatan bir sorunun belirtisi olabilir. Peki saç dökülmesinin nedenleri nelerdir ve hangi durumlarda bir uzmana başvurmak gerekir?
Saçlarımız, sürekli bir büyüme ve yenilenme döngüsündedir. Bu döngü üç evreden oluşur:
Anajen evresi (büyüme fazı); saçın aktif olarak uzadığı, saç köklerinin en sağlıklı ve en üretken olduğu dönemdir. Saçın ayda ortalama 1-2 cm uzadığı ananem evresi genellikle 2 ila 7 yıl arasında sürebilir. Bu süreç saçların sağlıklı bir şekilde uzaması için kritik bir öneme sahiptir.
Katajen evresi (geçiş fazı), saç büyümesinin durduğu ve saç folikülünün küçülerek dinlenme evresine geçtiği dönemdir. Genellikle 2 ila 3 hafta süre son derece kısa bir dönemdir. Bu evrede saç kökleri zayıflasa da saç deriye tutunmaya devam eder.
Telojen evresi (dinlenme fazı) ise saç tellerinin dökülmeye hazırlandığı ve yerini yeni saçlara bıraktığı dönemdir. Genellikle 2 ila 4 ay arasında sürer. Eski saç telinin dökülmesiyle yeni saç teli anajen evresine geçer ve büyümeye başlar. Saçların yaklaşık %10-15’i bu evrede bulunur.
Sağlıklı saç yenilenmesinin bir parçası olan döngü, normalde günde 50 ila 100 saç telinin dökülmesiyle sonuçlanır. Ancak bu sayı aşılırsa ya da bölgesel dökülmeler gözlemlenirse harekete geçmek gerekebilir.
Genetik Faktörler
Kadın ve erkeklerde genetik yatkınlığa bağlı saç dökülmesi, en yaygın saç dökülmesi nedenlerinden biri olup androgenetik alopesi olarak bilinir. Erkeklerde saç çizgisinin gerilemesi, alın ve şakak bölgesinde açılma ya da tepe bölgesinde incelme ile kendini gösterir. Kadınlarda genellikle saçın genel olarak seyrelmesi ve saç hacminin azalması şeklinde görülür. Ailede kellik öyküsü olan kişilerde bu durumun görülme olasılığı daha yüksektir çünkü genetik faktörler saç foliküllerinin hormonal değişimlere duyarlılığını artırabilir.
Hormonal Değişiklikler
Hormonal dengesizlikler, saç dökülmesinde önemli bir rol oynar. Özellikle hamilelik, doğum sonrası, menopoz veya tiroit bezi hastalıkları gibi dönemlerde hormon seviyelerindeki değişiklikler saç sağlığını olumsuz etkileyebilir. Östrojen hormonundaki düşüş ya da tiroit hormonlarının dengesizliği, saç köklerinin zayıflamasına neden olarak dökülmeyi tetikleyebilir. Hamilelik sonrası birçok kadın saç dökülmesi yaşasa da bu genellikle geçici bir durumdur. Ancak hormonal bozukluklar uzun vadede tedavi edilmezse saç dökülmesi kalıcı hâle gelebilir.
Stres ve Duygusal Yıpranma
Stres ve yoğun duygusal yıpranma, saç dökülmesini hızlandıran önemli bir faktördür. Aşırı stres, vücudun kortizol hormonunu artırarak saç köklerinin yaşam döngüsünü olumsuz etkiler. Bu durum genellikle “telogen effluvium” adı verilen ani ve yaygın saç dökülmesine yol açar. Yoğun stres altında saçlar dinlenme evresine (telojen faz) geçer. Bu durum birkaç ay sonra belirgin bir dökülmeyle sonuçlanır. Stresle başa çıkmak için yoga, meditasyon ya da terapi gibi yöntemlere başvurmak saç sağlığı üzerinde olumlu etkiler yaratabilir.
Beslenme Eksiklikleri
Sağlıklı ve güçlü saçların büyümesi için proteinden demire, çinkodan B12 vitamini ve folik aside kadar birçok besin maddesine ihtiyaç vardır. Bu maddelerin eksikliği saç köklerini zayıflatır, saç tellerini inceltir ve saç dökülmesine neden olur. Özellikle demir eksikliği anemisi, kadınlarda sık görülen saç dökülmesi nedenlerinden biridir. Ani kilo kaybı, yetersiz kalorili diyetler veya dengesiz beslenme de saç sağlığını olumsuz etkileyebilir. Saç dökülmesini önlemek için dengeli bir diyet benimsemek ve gerektiğinde vitamin-mineral takviyeleri kullanmak önemlidir.
Cilt ve Saç Derisi Hastalıkları
Saç dökülmesinin bir diğer önemli nedeni, saç derisini etkileyen cilt hastalıklarıdır. Egzama, sedef hastalığı ve mantar enfeksiyonları gibi problemler saç köklerinin sağlığını bozarak dökülmeye yol açabilir. Bağışıklık sistemi kaynaklı bir durum olan alopesi areata (saçkıran) ise genellikle yuvarlak, saçsız alanlara neden olur. Bu durum stresle tetiklenebilir ve tedavi edilmediği takdirde yayılma eğilimi gösterebilir. Saç derisi sağlığını korumak için düzenli temizlik, uygun şampuan kullanımı ve gerektiğinde dermatoloğa danışmak gerekir.
Kullanılan İlaçlar ve Uygulanan Tedaviler
Bazı ilaçlar ve tedaviler, yan etki olarak saç dökülmesine neden olabilir. Kemoterapi, doğum kontrol hapları, kan sulandırıcılar, bazı tansiyon ilaçları veya yüksek doz A vitamini gibi tedaviler saç foliküllerini zayıflatabilir. Özellikle kemoterapi gibi güçlü tedaviler saç dökülmesine neden olur. Ancak tedavi süreci sona erdikten sonra saç genellikle yeniden büyümeye başlar. İlaç kullanımına bağlı saç dökülmesi yaşıyorsanız, doktorunuzla konuşarak mümkünse alternatif tedavi yöntemlerini değerlendirebilirsiniz.
Kimyasal ve Fiziksel İşlemler
Saçları sık sık boyamak, röfle yaptırmak, fön ya da düzleştirme gibi işlemler uygulamak saç tellerini yıpratarak kırılmalara ve dökülmelere neden olabilir. Özellikle ağartıcı içeren kimyasal maddeler saç tellerini zayıflatarak kopma riskini artırır. Ayrıca saçları çok sıkı toplamak ya da sürekli aynı noktadan çekiştirmek, “traksiyon alopesi” olarak bilinen saç dökülmesine yol açabilir. Saç sağlığını korumak için kimyasal işlemlere ara vermek, ısıya maruziyeti en aza indirmek ve uygun saç bakım ürünlerini kullanmak çok önemlidir.
Saç Dökülmesinin Belirtileri
Genellikle fark edilir bir durum olan saç dökülmesi, aşağıdaki belirtilerle karakterizedir:
Saçın genel olarak incelmesi ve yoğunluğunun azalması.
Duş alırken ya da saç tararken avuç dolusu saç kaybedilmesi.
Belirli alanlarda (örneğin tepe ya da şakaklar) gözle görülür seyrelmeler olması.
Saç derisinde tahriş, kızarıklık ya da kaşıntı meydana gelmesi.