Kolajen, cildin en önemli gençlik kaynağıdır. Cildin daha dolgun, esnek ve sağlıklı görünmesini sağlayan temel maddelerden biri olduğundan anti-aging ürünleri ve uygulamaları, öncelikle ciltteki kolajen miktarını artırmayı amaçlar. Yaş almayla birlikte cilde kaybettiği kolajeni ve hacmi geri kazandırmak amacıyla uygulanan en etkili yöntemlerden biri kristal dolgu prosedürüdür.
Kristal dolgu olarak da bilinen hidroksiapatit, ciltte kolajen üretimini tetikleyen ve hızlandıran özel bir dolgu maddesi olarak tanımlanabilir. Kristal dolgu, hyaluronik asit basit olmak üzere diğer dolgu maddeleriyle kıyaslandığında cilt üzerinde iki farklı etki sağlar:
-Kristal dolgu uygulamasının hemen ardından ciltteki kırışıklıklar açılır ve cilt pürüzsüz bir görünüm kazanır.
-Kristal dolgu enjeksiyonu ciltteki yoğun kolajen artışını tetikleyerek cilde hacim kazandırır.
Kristal dolgu, bu iki etkisi sayesinde ciltte doğal bir yenileme sürecini tetikler. Hidroksiapatit dolgunun ciltteki gençleştirme etkisi klinik olarak kanıtlanmış olup bu nedenle son zamanlarda giderek daha sık uygulanan bir medikal estetik prosedür haline gelmiştir.
Kristal dolgu prosedürü, cilt yaşlanması nedeniyle ortaya çıkan kırışıklıkları ve sarkmaları giderme konusunda son derece etkili bir yöntemdir. Buna bağlı olarak kırışıklık şikayeti görülen yüz, boyun ve el gibi farklı bölgelere güvenli bir şekilde uygulanabilir.
Kristal dolgu uygulaması sayesinde;
-Yüz bölgesine hacim verilir ve yüz hatlarının daha belirgin bir hal alması sağlanabilir.
-Lifting ve şekillendirme etkisi sayesinde yüz “V” formunu geri kazanabilir.
-Yanak bölgesinde ortaya çıkan sarkmalar toparlanabilir.
-Elmacık kemiği şekillendirilebilir.
-Burun köşesinden ağız hizasına inen nazolabial çizgiler giderilebilir.
-Ağız kenarından çene hattına uzanan kırışıklıklar açılabilir.
-Gülme ve mimik çizgileri giderilebilir.
-Burun bölgesindeki hafif seviyeli şekil bozuklukları giderilebilir.
-Çene kırışıklıklarının giderilmesi sağlanabilir.
-Ağız çevresindeki ve dudak üzerindeki çizgiler açılabilir.
-Gıdı ve boyun bölgesinde ortaya çıkan kontur ve çizgiler yok edilebilir.
-Ellerdeki kırışıklıklar düzleştirilebilir.
Diğer yandan kristal dolgunun doğrudan dudak ve göz çevresine kullanılması söz konusu değildir. Bu bölgelere yapılacak olan dolgu prosedürlerinde farklı dolgu materyallerinin kullanılması gerekir.
Kristal dolgu prosedürüne başlanmadan önce hastanın cildi temizlenir, anestezik krem sürülerek enjeksiyon sırasında acı hissetmesi önlenir. Anestezi genellikle 5 ila 10 dakika içinde etki eder. Uyuşma sağlanınca hasta özelinde belirlenen noktalara dolgu enjeksiyonu yapılır.
Kristal dolgu prosedürü el, yüz ya da boyun bölgesine uygulandığında lokal anestezinin de etkisiyle herhangi bir acı hissedilmez. Enjeksiyon sırasında küçük iğneler ya da kanüller kullanılır. Ortalama 15 ila 20 dakika içinde tamamlanan kristal dolgu prosedüründen sonra hastalar günlük yaşantılarına kaldıkları yerden devam edebilir.
Kristal dolgu prosedürünün en önemli etkisi, yüzde lifting etkisi yaratmasıdır. Yüzde V lift etkisi sağlanmasıyla yüze yeniden “V” formu kazandırılır. Genç bir yüz profilinde yüz “V” şeklinde simetrik bir görünüme sahip iken, yaş almayla birlikte söz konusu olan kolajen kaybı bu görünümü ters “V” şekline çevirir.
Kristal dolgu prosedürü ise özel içeriği ve uygulama tekniği ile yüz kontürlerini belirginleştirir. İşlemden sonra yüz daha sıkı ve gergin bir form kazanır. Ürünün emilim sürecinde ise kolajen uyarımı başladığından ciltte onarım etkisi sağlanır ve yüzde lifting etkisi oluşur.
Yaş almayla birlikte ciltte hacim kayıpları yaşanması son derece olağan bir durumdur. Hacim kayıplarına bağlı olarak yüz sarkabilir ya da çukurlaşabilir. Kristal dolgu prosedürüyle birlikte söz konusu sorunların yaşandığı alanlar yeniden hacim kazanabilir. Bunun yanı sıra kristal dolgu enjeksiyonu yapılan alanlarda cilt kalitesinde önemli bir artış yaşanması söz konusu olur.
Kolajen cildin genç, canlı, sıkı ve pürüzsüz görünümünü korumasına yardımcı olan maddelerden biridir. Cildin yapı taşlarından biri olarak cilt ve kaslardaki kolajen, bağ dokuları güçlendirme özelliğine sahiptir. Ayrıca deriye dolgunluk ve esneklik kazandırır. Kolajenin ciltte azalması ise hacim kayıpları yaşanmasına ve zaman içinde kırışıklıklar görülmesine neden olur.
Kolajen azaldığında cilt eski canlılığını ve parlaklığını kaybederek daha yaşlı görünmeye başlar. Kolajenin ciltte azalması pek çok farklı nedenden kaynaklanabilir. Bunlar arasında ilk sırada yaşlanma, sağlıksız beslenme alışkanlıkları, kötü yaşam tarzı alışkanlıkları, yetersiz su tüketimi, stres ve güneş ışınları sayılabilir.
Diğer yandan kolajenin yalnızca cilt kalitesi açısından önemli bir madde olduğu düşünülmemelidir. Kıkırdak, saç, kemik ve tırnaklar için de kolajen çok önemli bir proteindir. Vücuttaki kolajen azalmaya başlayınca, ciltteki etkilerin yanı sıra eklem kıkırdaklarında zayıflama, saçlarda dökülme, kemiklerde güçsüzleşme ve tırnaklarda kırılma gibi etkiler de ortaya çıkar. Bu durumda, kaybedilen kolajenin yerine koyulabilmesi için dışarıdan destek alınması ihtiyacı doğar.
-Kristal dolgu prosedürü uygulanacak hastalar, eğer kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsa uygulamadan önce bırakmaları gerekebilir. Bu nedenle, mutlaka doktorlarını bilgilendirmeleri ve onların önerilerine uygun bir şekilde hareket etmeleri gerekir.
-Kristal dolgu enjeksiyonu yapılan alanlarda kısa süreli kızarıklıklar ve morarmalar görülebilir.
-Kristal dolgu enjeksiyonunu takip eden 4 ila 6 saat spor yapılmamalı ve enjeksiyon bölgesine su değdirilmemelidir.
-Yüze uygulanan kristal dolgu enjeksiyonundan sonra 24 saat makyaj yapılmamalıdır.
-Kristal dolgu uygulaması yüz bölgesine yapıldığında ilk gün aşırı mimik kullanımından kaçınılmalıdır.
-Kristal dolgu enjeksiyonu yapılan bölge sert temastan ve darbeden korunmalıdır.
-Uygulamayı takip eden birkaç gün boyunca yüz üstü yatılmamalı ve sert besinleri çiğnemekten kaçınılmalıdır.
-Botoks ya da diğer dolgu prosedürlerinde olduğu gibi kristal dolgu enjeksiyonundan sonraki birkaç gün boyunca da cilt doğrudan güneş ışınlarına maruz bırakılmamalıdır.
-Kristal dolgu uygulanan alanlara doktorun önerdiği süre boyunca masaj yapılmamalıdır.
-Kristal dolgu enjeksiyonunu takip eden birkaç gün boyunca hamam, sauna ve solaryum gibi ortamlarda bulunulmamalıdır.
-Kristal dolgu enjeksiyonundan sonra düzenli olarak yüksek faktörlü güneş koruyucu krem kullanılmalıdır.
Kristal dolgu prosedürünün etkisi kısa bir süre içerisinde görünürlük kazanır. Ayrıca kristal dolgu enjeksiyonu yapıldığı andan itibaren ciltte bir lifting etkisi fark edilir. Aynı zamanda enjeksiyonun yapıldığı gün içinde uygulama bölgesinde bir toparlanma fark edilebilir. Cilt kısa zaman içerisinde genç ve canlı bir görünüme kavuşur.
Kristal dolgu prosedürünün kalıcılık süresi genellikle 12 ila 18 ay arasında değişir. Etkinin uzun süreli olması, kristal dolgu enjeksiyonunun ciltteki fibroblast aktivasyonunu artırması ve cildin doğal kolajen üretimini sağlamasıdır. Elbette bu durum kişi özelinde değişebilir. Kristal dolgu enjeksiyonu yapılan hastanın yaşı, cilt kalitesi, sigara içmesi gibi çeşitli faktörler kristal dolgunun kalıcılık süreci üzerinde etkilidir. Kristal dolgu etkisini kaybetmeye başladığında hastanın talep etmesi ve doktorun uygun görmesi halinde yeniden uygulanabilir.
Kristal dolgu, alanında uzman ve deneyimli doktorlar tarafından hasta özelinde planlandığı ve uygulandığı takdirde herhangi bir zarara ya da yan etkiye neden olmaz. Kristal dolgunun içeriğinde insan sağlığını olumsuz yönde etkileyecek maddeler bulunmaz. Vücut dokusuyla uyumlu ve doğal bir içeriği vardır. Bu nedenle bağışıklık sistemi herhangi bir reaksiyon göstermez.